Ben Narsist Miyim?
Hiç ilişkinizdeki esas narsistin kendiniz olduğunuzu düşündünüz mü?
Belki yakın zamanda hayatınızdaki insana narsistik kişilik bozukluğu teşhisi konuldu, belki de tesadüfen denk geldiğiniz bu terim hakkında okuduğunuz her cümle, duyduğunuz her söz hayatınızdaki kişinin bir narsist olduğuna işaret ediyordu. Ve siz de araştırmaya başladınız… Narsistik kişilik bozukluğu hakkında okudukça ve öğrendikçe bir noktada şaşkınlıkla durup kendinize dönerek şu soruyu sormanız son derece olası: Yoksa ben narsist miyim?
Peki, neden bu soruyu kendinize soruyorsunuz? Neden narsistlerle ilişki yaşayan veya narsist bir ebeveyni olan insanlar, gerçek narsistin kendileri olduğunu düşünmeye başlıyor?
Bu soruların birden çok sebebi vardır.
1. Narsistten devralınan düşünce ve davranış ağları:
Bir narsistle veya başka bir duygusal manipülatörle uzunca bir süre bir ilişki yaşadıysanız, zamanla onun bazı düşünce sistemlerini ve davranış kalıplarını benimsemiş olmanız son derece olasıdır. Nasıl ki okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, düzenli takip ettiğimiz haberler bizim karakterimizi şekillendirmede etkiliyse, çevremizdeki kendimize yakın tuttuğumuz insanların da bizim üzerimizde etkisi vardır. Zamanla onların en uç davranışlarını bile normal karşılamaya ve hatta bazı davranış kalıplarını kendimizde de görmeye başlarız. Jim Rohn bu durumu destekler nitelikte; “İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” demiştir.
Özellikle de narsistik kişilik bozukluğu olan kişi, bir romantik partner veya arkadaş değil de ebeveynlerimizden biri ise ondan narsistik düşünce ve davranış kalıpları devşirmek çok daha kolay olacaktır. Çünkü hayatla ilgili ilk bilgileri öğrendiğimiz yer ailedir ve anne-babamızın düşünce ve davranışlarını –ne kadar sağlıksız olursa olsun- “normal” ve “doğru” kabullenme eğilimi gösteririz ve zamanla bu doğrultuda davranmaya başlayabiliriz.
2. Narsistle ortak özellikler:
Her ne kadar narsistik kişilik bozukluğu olan biriyle uzunca bir süre beraber olan kişiler, özellikle de ilişkilerinin sonlarına doğru iyiden iyiye bir narsist gibi düşünmeye, davranmaya başlayabilseler de, ilişki öncesinde de birçok narsistik davranışta bulunduklarını fark edebilirler. Örneğin, narsistlerin ve eş bağımlıların özellikle romantik ilişkilerde birbirlerini bulma olasılıkları oldukça yüksektir. “Eş bağımlılık nedir?” isimli yazımı okuduysanız veya eş bağımlılıkla ilgili önceden de bir fikir sahibiyseniz, eş bağımlıların da zaman zaman tıpkı narsistler gibi kontrolcü davranışlarda bulunabildiklerini, onaylanmaya ve ilgiye aç tutumlar sergileyebildiklerini, özünde düşük bir özgüvene sahip olabildiklerini biliyorsunuzdur. Veya bir borderline ve bir narsist ilişkisini ele alırsak, borderline kişilik bozukluğu olan insanlar da narsistler gibi son derece manipülatif olabilirler ve yakınlarındaki insanlara duygusal ve psikolojik yönden zararlar verebilirler. Veya diyelim ki ne bir eş bağımlı, ne bir borderline, ne de bir empatsınız. Narsistlerle ilişki kurma potansiyelinin yüksek olduğu söylenen hiçbir gruba uymuyorsunuz ama kendinizi yine de bir narsistik partner ile beraber buldunuz. Partner seçiminizin nedenlerini anlamaya çalışırken, ilk tanıştığınız dönemlerde narsistin giyim kuşamından, görüntüsünden, prestijli işinden ne kadar etkilendiğinizi hatırladınız. Bu durumda sizin için imajın ne kadar önemli olduğunu ve ilişkide derinlikten ziyade yüzeysel özelliklere önem verdiğinizi görüp, narsistik kişilik bozukluğunuz olduğu korkusuna kapılabilirsiniz.
Unutmayın ki, birtakım narsistik özellikle göstermekle, narsistik kişilik bozukluğu olan biri olmak arasında dağlar kadar fark vardır. Kendinizde bazı narsistik özellikler görüyor olmanız, narsistik kişilik bozukluğuna sahip olduğunuz anlamına gelmez.
3. İlk gençlik narsisizmi ve eski hatalar:
Belki de ilişki öncesi kendinizdeki narsistik özellikleri düşündüğünüzde, çok daha gerilere gidip çocukluk ve gençlik hallerinizi düşündünüz ve birçok defa ne kadar tepkisel, ne kadar kırıcı davrandığınızı, kendinizi nasıl da başkalarından üstün gördüğünüzü hatırladınız. Eski hatalarınızı düşünüp bir narsist olduğunuza ikna oldunuz.
Ne yazık ki birçok kişi çocukluk ve özellikle ilk gençlik yıllarında son derece dramatik, tepkisel, manipülatif, benmerkezci biri olabilir. Kendi hatalarını kabullenmek yerine, hataları için başkalarını veya dünyayı, sistemi vs. suçlayabilir. Sonraları ise yaş ve deneyim kazandıkça, çoğu insan eski alışkanlıklarından sıyrılıp kendine yeni bir yol çizmeye başlar.
Bu tabi ki çocukluk ve gençlik yıllarında başka insanlara kötü davranmamızı, kendimizi kurallardan üstün görmemizi aklamaz, her zaman geçmiş yanlışlarımızı düzeltmeye çalışabilir, geçmişte bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde üzdüğümüz insanlardan özür dileyebilir veya ileriki yaşamımızda aynı yanlışları yapmamaya gayret gösterebiliriz. Burada anlatmak istediğim esas konu kendisini birer narsist olarak betimleyen insanların, böyle düşünme sebeplerinden birinin çocukluk ve ilk gençlik narsisizmi olduğudur.
4. “Ben kurban değilim” inkârı:
Birçok durumda haksızlığa uğrayan, istismar edilen insanlar esas suçlunun istismarcı değil de kendileri olduğunu düşünebilirler. Çünkü istismarın çok açık seçik belli olduğu durumlarda bile istismara maruz kaldığını fark etmek ve kabul etmek hiç de kolay değildir. Bu kabulleniş bizi mağdur/kurban konumuna indirgemektedir ve birçok kişi bu sıfatları kendine yakıştırmakta zorlanır. İnsanlar mağdur/kurban olmak yerine istismarcının/narsistin kendileri olduğunu düşünmeye veya istismarı bölüşmeye daha yatkın olabilirler. Aksi durumda, yani istismara uğradıklarını düşünmeleri halinde, kendilerini güçsüz hissedebilirler ve hayatlarının kontrolünün kendilerinde değil de istismarcının elinde olduğunu düşünebilirler ki bu hiç de kolay hazmedilecek bir şey değildir.
Özellikle de hayatta başarılı olmuş, sosyal, ekonomik özgürlüğünü kazanmış, iyi bir eğitim almış vb. özelliklere sahip kişiler istismarcı bir ilişkide olduklarını fark ettiklerinde, inkâr yoluna daha kolay sapabilmektedirler. “Bu durum nasıl benim gibi birinin başına gelebilir?” diye düşünmeye başlayabilirler.
Her ne kadar problemli bir ilişkide tüm sorumluluğu karşı tarafa atmak, ilişkideki tek yaralı, tek travmalarını atlatamamış insanın o olduğunu düşünmek hatalıysa da şiddetin veya istismarın herhangi bir türünü taşıyan bir ilişkide suçlunun, istismara maruz bırakılan kişi olduğunu düşünmek de aynı derecede hatalıdır. O nedenle ne kadar zor olursa olsun istismarcı bir ilişkide olduğunuzun farkına varabilirseniz ve durumu inkâr etmek yerine kabullenirseniz, kendinizi bu durumdan kurtarmanız gerektiğini anlamanız ve kendi iyiliğiniz için sorumluluk almaya başlamanız kolaylaşacaktır. İstismarın adını koymak, narsistik ilişkinizi bitirebilmenizin ve iyileşme yolunda adım atmaya başlayabilmenizin ilk koşuludur.
5. Narsistin sizi, gerçek sorunun sizde olduğuna inandırması:
Narsistler kendi hatalarını kabullenmekte oldukça kötüdürler. Onların gözünde sorun hep bir başkasındadır, asla kendilerinde değildir. Eğer kendileri bir hata veya bir kötülük yaparlarsa bunun nedeni yine karşılarındaki kişidir. O kişi bir şekilde bu kötülüğü hak edecek bir şey yapmıştır. Örneğin; narsist sizi aldatıyorsa ve bunu öğrenip onunla yüzleşirseniz; konuşmanın sonunda bir şekilde özür dileyen kişinin kendiniz olduğunu hayretle fark edebilirsiniz. Yansıtma denilen psikolojik manipülasyon taktiğini kullanarak narsist karakterinin problemli yönlerini size yansıtabilir, kendi hataları için sizi suçlayabilir ve gerçek sorunun sizde olduğuna inandırabilir.
(Yansıtma/projeksiyon konusuna ileriki yazılarda daha detaylı değineceğim.)
6. Narsistin sınırlarınıza saygı göstermemesi ve sonrasında gelen tepkisellik
Narsistler ve diğer manipülatörler, insanların kişisel sınırlarına yeterince saygı göstermez ve her seferinde biraz daha itekleyerek sınırlarınızı ihlal ederler. Bu sınır aşımı genellikle uzun bir vadeye yayıldığından, çoğu zaman sınırları ihlal edilen kişi bunu fark edemez bile. Ancak bir noktada, kişisel sınırların ihlali, süregelen manipülasyonlar, haksızlıklar, şiddet ve istismar karşısında artık dayanamayan kişi duruma karşı tepki verir ve bu tepki ayların/yılların birikimi nedeniyle çok üst perdeden olabilir. Böyle bir durum karşısında narsist asla kendi yaptıklarına değil, sizin tepkinize odaklanır: “Onlara karşı bu kadar tepki vermenizi gerektirecek ne yapmışlardır ki? Siz zaten her zaman böylesinizdir. Sizin bu tepkiniz onların haklı olduğunun bir göstergesi değil de nedir?”
Dolayısıyla yine yansıtma yaparak esas sorunun, esas narsistin siz olduğunuz imasında bulunurlar. Oysaki uğradığımız haksızlıklar karşısında tepki vermek, oldukça doğal bir durumdur. Ancak aşırı derecede narsist birine karşı iyi tepkiler de verseniz, kötü tepkiler de verseniz durum değişmeyecektir. İki durum da onların çıkarlarına hizmet etmektedir.
7. Toksik utanç ve suçluluk duyguları:
Derinlerde yerleşik toksik utanç ve suçluluk duyguları yaşayan bir insansanız, yani hemen her durumda önce kendinizi suçlama, içinizde bir şeylerin yanlış olduğunu düşünme eğiliminde biriyseniz, narsistik ilişkiniz sonrasında veya sırasında da gerçek istismarcının veya narsistin kendiniz olduğunu düşünebilirsiniz. “Sorun bende, sorun hep bendeydi” görüşü sizi gerçekleri görmekten alıkoyabilir. Bu gibi toksik utanç ve suçluluk duyguları genellikle duygusal açıdan kötü geçmiş bir aile yaşamının ve yetiştirilme tarzının sonucudur.
8. Mağduru Suçlama
Ne yazık ki birçok toplum ilk olarak istismarcıyı değil de mağduru suçlama eğilimi göstermektedir. Hemen her fiziksel/duygusal/psikolojik/cinsel şiddet gören kişinin ardından, kimileri “Neden en başta öyle biriyle beraber olmayı seçmiş?”, “Neden fark ettiğinde hemen uzaklaşmamış?”, “Neden daha uyanık davranmamış?” gibi sorular sormakta ve alttan alta mağduru suçlamaktadır. Siz de belki içinde bulunduğunuz toplum nedeniyle bu soruları içselleştirmiş ve kendinizin hatalı olan kişi olduğunu veya bir narsist olduğunu düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Oysaki içinde şiddetin herhangi bir türünü bulunduran ilişkilerin dinamikleri, sağlıklı ilişki dinamiklerinden oldukça farklıdır. Bunu deneyimlememiş bir insanın sizi anlayabilmesi oldukça zordur ve istismarcı yerine mağduru suçlamak çoğu zaman daha kolay gelir.
Peki, siz narsist misiniz?
Samimi bir şekilde bu soruyu kendinize soruyorsanız, narsistik kişilik bozukluğuna sahip bir insan olmaktan içtenlikle korkuyor, başkalarını incitmiş olduğunuz için üzülüyorsanız; çok büyük ihtimalle narsistik kişilik bozukluğuna sahip biri değilsinizdir. Çünkü empati ve vicdan, narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanların büyük ölçüde sahip olmadıkları özelliklerdir.
Bu tabi ki kendinizde hiçbir narsistik özellik olmadığı anlamına gelmez ancak her zaman narsistik yanlarınızı törpülemeye ve daha empatik, daha duyarlı, daha iyi bir insan olmaya çabalayabilirsiniz. Kendinizde gördüğünüz narsistik özellikler için kendinize kızmak yerine, bunların nedenlerini anlamaya ve dönüştürmeye çabalayabilirsiniz. Bunun da ilk adımı hayatımızdaki narsistlerden uzaklaşmaktır.
Öte yandan narsistler çoğu zaman kendilerini geliştirmeye, değiştirmeye oldukça kapalı insanlardır. Narsistik özellikleri nedeniyle hayatlarında çok büyük bir yıkım yaşamadıkları sürece, değişimin gerekli olduğunu bile fark edemeyebilirler. Büyük yıkımlar sonrasında bile çoğu zaman değişimleri oldukça yüzeyseldir. Örneğin; bir narsist kibri yüzünden çok iyi bir iş fırsatını kaybettiğini görüp kabullenebilse bile, kibrinin nedenlerini anlamaya ve törpülemeye çalışmak yerine, daha mütevazi bir insan gibi davranmaya başlama yolunu seçebilir. Yani özünde iyileşmemiş veya değişmemiş olur, sadece daha iyi rol yapmaya, daha iyi manipüle etmeye ve kendi özünü daha iyi gizlemeye başlayabilir. Oysaki narsistlerle beraberlik yaşayan birçok insan değişim konusunda samimidir. Narsistik istismar nedeniyle ne kadar yorgun, kızgın, üzgün, tepkisel olursanız olun, bir yerlerde özünüz hala oradadır.
Bu nedenle narsistik ilişkiniz sırasında veya sonrasında, kendinizin bir narsist olduğunu düşünme eğilimi gösteriyorsanız, yapabileceğiniz en sağlıklı şey hayatınızdaki narsistleri uzaklaştırmak, durumunuz elveriyorsa psikolojik bir tedaviye başlamak, kendinizi narsistik istismar konusunda eğitmeye devam etmek ve kendi iyiliğiniz için sorumluluk almak olacaktır.
Maddi destek olmak isterseniz aşağıdaki linkten yardımcı olabilirsiniz.
https://www.patreon.com/narsistsiz/membership
Yazılara https://medium.com/@narsistsiz adresinden de ulaşabilirsiniz:
https://medium.com/@narsistsiz/ben-narsist-miyim-eb4a8cbcbeb9
Kaynakça:
Melanie Tonia Evans. “Am I The Narcissist?”. https://www.goodtherapy.org/learn-about-therapy/issues/codependency#:~:text=Codependency%20is%20usually%20rooted%20in,are%20not%20worth%20attending%20to.
Medium, Zita Fontaine. “What If I’m the Narcissist and Not the Victim?”. Erişim 12 Ocak, 2020. https://blogs.psychcentral.com/imperfect/2017/12/the-link-between-childhood-emotional-neglect-and-codependency/.
Konuyla ilgili diğer yazılarım: