Narsisistik İlişkiler ve Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu (K-TSSB)
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Nedir ve Narsistik İlişkiler TSSB’ye Neden Olabilir mi?
“Karmaşık” Travma Sonrası Stres Bozukluğuna geçmeden önce, Travma Sonrası Stres Bozukluğunu tanımlayalım. TSSB; kişide aşırı korku, dehşet, umutsuzluk hissi yaratan tek ve belirli bir travmatik olaya maruz kalma veya tanık olma sonrasında yaşanabilen bir hastalıktır. Örneğin; bir trafik kazası geçirme, deprem veya yangın benzeri bir doğal afete maruz kalma veya bir yakınının ani ve trajik ölümü gibi durumlar TSSB’ ye neden olabilir. Bu gibi olaylara maruz kalan veya tanık olan insanlarda bazen birkaç gün, hafta veya ay içerisinde, bazen de olaydan yıllar sonra TSSB semptomları görülmeye başlanabilir.
Travmatik olaylara maruz kalan her insanda TSSB görülmediği gibi, insanların maruz kaldığı bütün üzücü olaylar da TSSB’ye neden olmaz. TSSB; travmatik olayın kişi üzerinde ciddi oranda korku ve çaresizlik yaratması ve aynı zamanda kişinin kendisinin veya yakınının ölüm veya yaralanma tehdidi altında kalması ile oluşur. Bu bağlamda bakıldığında, narsistik ilişkilerde TSSB görülmesi ihtimali çok da yüksek gibi durmamaktadır. Çünkü her ne kadar narsistik istismar insanda ziyadesiyle korku, dehşet, çaresizlik hisleri yaratsa da; bütün narsistler fiziksel şiddete meyilli değildirler.
Öte yandan, TSSB’yi tanımlarken “tek ve belirli bir olayın neden olduğu” gibi bir ifade kullanmıştık. Oysaki K-TSSB (Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu) daha çok savaş esirleri, aile içi şiddet mağdurları, çocukluk çağında süregelen istismara uğrayan insanlar, insan ticareti mağdurları, yani kısacası uzun süreli ve sistematik olarak fiziksel, cinsel, duygusal veya psikolojik istismara uğrayan kişiler arasında yaygındır. Dolayısıyla bir narsist, psikopat veya herhangi bir duygusal manipülatörün istismarlarına uzunca bir süre maruz bırakılmanız, K-TSSB gibi oldukça patolojik ve kompleks bir zihinsel hastalığa yakalanmanızla sonuçlanabilir.
Semptomları
TSSB’nin en ayırt edici semptomu; travmatik olay veya olaylara dair anıların sık sık hatırlanması ve hatta bu olayların tekrardan gerçekleşiyormuş gibi zihnimizde yeniden yaşanmasıdır. Bu durum herkesin başına gelebilen geçmişteki üzücü olayların arada bir aklımıza gelmesi şeklinde değil; istenmeyen ve kaçınılamayan, yoğun stres yaratan “flashbackler” şeklinde gerçekleşir. Geçmişteki travmatik olayı hatırlatan herhangi bir uyarıcı olduğu durumlarda -tıpkı olay o anda gerçekleşiyormuş gibi- korku, dehşet, çaresizlik duyguları yeniden uyanabilir ve kişi aşırı bir stres yaşayabilir. TSSB yaşayan kişi sık sık kabuslar görebilir; uyku, konsantrasyon ve hafıza problemleri yaşayabilir.
Kişi sürekli tehlikedeymiş gibi hissedip, savunma mekanizmaları açık ve tepkisel bir durumda olabilir. Bu nedenle TSSB, insanın kolayca irrite olmasına, kolayca korkmasına veya öfkesini kontrol edememesine neden olabilir. TSSB yaşayan insanlar duygularını düzenlemekte oldukça sıkıntı çekebilirler.
TSSB yaşayan kişi, aynı anda depresyon semptomlarının birçoğunu da gösterebilir. Bu semptomlar arasında; geleceğe dair yoğun umutsuzluk duyma, insanlardan kendini soyutlama ve yakın ilişkiler kurmaktan kaçınma, insanlar ve dünya hakkında negatif düşüncelere sahip olma, eskiden hoşa giden aktivitelerden artık keyif alamama, duygusal olarak hissizleşme, utanç ve suçluluk duyguları ile boğuşma yer alabilir. TSSB yaşayan kişilerde alkol, ilaç kullanımı veya yeme bozuklukları gibi durumlar da sıklıkla görülebilir.
Ayrıca, kişi travmatik olay hakkında konuşmaktan ve düşünmekten kaçınabilir ve olayı hatırlatacak mekanlardan, insanlardan, durumlardan uzak durmaya çalışabilir.
Buraya kadar olan bütün semptomlar; hem TSSB, hem de K-TSSB için geçerlidir. Ancak K-TTSB, kişinin fail algısında değişikliklere yol açması ile TSSB’den ayrılır. K-TTSB yaşayan kişi; sürekli ve takıntılı bir şekilde kendisine istismarda bulunan insanı düşünebilir, onu zihninde idealleştirebilir, uğradığı istismarı rasyonalize edip faili aklayabilir, faile karşı sempati duyabilir (bknz. Stockholm Sendromu) veya tam tersine takıntılı bir şekilde intikam arayışında olabilir.
Tedavi
K-TSSB yaşayan birçok kişi, yaşadığı semptomların bir psikolojik rahatsızlığın göstergesi olduğunu bilmediği veya bunları kendi karakter zayıflıkları olarak gördüğü için tedavi arayışına girmekten kaçınabilir. Ayrıca, kişi travmatik olayları hatırlamaktan ve onlar hakkında konuşmaktan çekindiği için de yardım aramakta isteksiz olabilir.
Ancak profesyonel yardım arandığı durumlarda dahi, K-TSSB’nin yapısı gereği kompleks olması ve bünyesinde birçok semptomu barındırması nedeniyle, kolayca başka bir hastalık veya kişilik bozukluğuyla karıştırılması mümkündür. Bu nedenle; K-TSSB hakkında hem travma mağdurlarının, hem de psikolojik danışmanların farkındalıklarının arttırılması çok büyük önem taşır. Ayrıca bir nedenden danışmanınızın sizi anlamadığını veya yeterli olmadığını düşünürseniz, her zaman yeni bir danışman arayışına girebilirsiniz.
Eğer herhangi bir sebepten dolayı profesyonel yardım almanız mümkün değilse de, K-TSSB ile baş edebilmek için yapabileceğiniz birçok şey mevcut:
· Öncelikle travmanın kaynağından uzaklaşmakla başlayabilirsiniz. Yani hayatınızdaki duygusal istismarcıyı kesin ve geri dönüşsüz bir şekilde hayatınızdan çıkarmalısınız. (Hala duygusal istismarcıyla bir bağınız varsa, “Sıfır İletişim Kuralı” ile ilgili yazımı okumanızı tavsiye ederim.)
· Yaşadıklarınızın istismar olduğunu kabul etmeli, duygusal ve psikolojik istismarın gerçek bir sorun olduğunun farkına varmalı ve yaşananları hak etmediğinizi anlamaya çalışmalısınız.
· Travmalarınız hakkında konuşmaya, eğer konuşacak hiç kimseniz yoksa da yazmaya başlayabilirsiniz.
· Çevrenizde sizi anlayabilen ve destekleyen insanları tutabilir; eleştiren ve küçük gören insanları uzaklaştırabilirsiniz.
· Hayatınızda stres kaynağı olan şeyleri mümkün olduğunca azaltmaya çalışabilir, meditasyon ve nefes egzersizleri yapabilir ve biraz olsun yavaşlayabilirsiniz.
· Daha çok doğaya çıkmak, sağlıklı besinler tüketmek ve egzersiz yapmak da iyi gelebilir.
Ayrıca psikolojik hastalıkların bir anda ortadan kalkmayacağını, iyileşmenin zaman ve çaba gerektirdiğini içselleştirmeye çalışabilirsiniz. Bu nedenle, kendinizi aşırı zorlamaktan, suçlamaktan vazgeçip; kendinize ihtiyacınız ve hakkınız zamanı ayırmaya başlayabilirsiniz.
Maddi destek olmak isterseniz aşağıdaki linkten yardımcı olabilirsiniz.
https://www.patreon.com/narsistsiz/membership
Yazılara https://medium.com/@narsistsiz adresinden de ulaşabilirsiniz:
Kaynakça:
Nöropsikiyatri Arşivi. “ Çoklu Travmanın Etkilerine Alternatif Bir Yaklaşım: Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu”. http://www.noropsikiyatriarsivi.com/sayilar/430/buyuk/312-314.pdf.
After Narcissistic Abuse. “Complex Post Traumatic Stress Disorder (C-PTSD)”. https://afternarcissisticabuse.wordpress.com/life/complex-post-traumatic-stress-disorder-c-ptsd/.
Comments
Merhaba,
yazilarinizi büyük bir ilgi ile okuyorum ve okumaya da devam edecegim. Narsisistlik kisilik bozuklugu hakkinda bir cok kaynaktan bilgi topluyorum, ve sizin yazdiklariniz özellikle böylesine hastalikli bir insan ile birlikte olmanin insan psikolojisini ne kadar zehirledigini bilsemde, TSSB ve K-TSSB ile ilgili yazinizi okuduktan sonra, bana aslinda neler oldugunu daha yeni yeni fark ettim. TSSB be K-TSSB ile ilgili paylastiginiz bilgiler beni aydinlatti cünkü su an gercekten hayat ve yasam ile ilgili cok güvensizlik yasiyorum. Evden cikmaktan korkuyorum. Insanlari yanima yaklastirmaktan cekiniyorum. Büyük güvensizlik icersindeyim, kendimi acimasizca suclamakta buluyorum cogu zaman ve yillara dayanan hem psikolojik hem duygusal bir travma yasadigimi kabul edememistim, ta ki sizin yazdiklarinizi okuyana kadar.
Tesekkür etmek istedim bu vesile ile ..
Toksik iliski, narsisist demek bazen cok basit kalabiliyor, ve cogu zaman insanlar ayril, birak demekle yetinebiliyor ve cogu da zaten anlayamiyor ki ben “kurban” olmama ragmen anlayamadim takinti bir sekilde narsiste bagliligimi. Manipulasoynlarindan, Gaslighting, silent treatment vs. hep ayni kizil döngü icersinde kendimi bulmaktan ve en nihayetinde kendi kimligimi, yüzümdeki gülüslerimi, umutlarimi, onurumu, gururumu, herseyimi kaybedene kadar.
Kendimi tamamen ve kesin özgürlestirecegim .. Tesekkür ederim.
Allah’a emanet olun.
Yazıları beğenmenize ve yazılardan fayda görmenize çok sevindim. Narsistik bir ilişki içerisinde olduğunu fark etmek ve kabullenmek hiç kolay bir şey değildir. Başlarda kendinizi suçlamanız, güvensizlik hissetmeniz son derece olağan. Ben dahil birçok kişi bu süreçten geçti ve geçmekte. Tabi ki duygusal ve psikolojik istismar sizin suçunuz değil, zamanla bunu içselleştireceğinizden eminim. Zamanla suçluluk ve güvensizlik duygusunun yerini kendi hayatımızın sorumluğunu almaktan gelen bir kendine güven hissi dolduracaktır.
TSSB özelinde de eğer İngilizceniz yeterli ise, narsistik ilişkiler sonrası kompleks travma sonrası stres bozukluğu hakkında internette çok sayıda İngilizce yazı ve Youtube videosu bulabilirsiniz. Ne yazık ki Türkçede yeterince kaynak ben de bulamadım. İsterseniz Judith Herman’ın “Travma ve İyileşme” kitabını edinebilirsiniz. Kitap narsistik ilişkilerle ilgili değil ama TSSB konusuna sıklıkla değiniyor.
Yazıları beğenmenize ve blogdan fayda görmenize çok sevindim. Sizi çok iyi anlıyorum, ben de benimle benzer şeyleri yaşamış diğer insanların tecrübelerini, bilgi birikimlerini okudukça ancak içinde bulunduğum durumu kavrayabilmiştim. Bazı noktalarda terapi bile eksik kalabiliyor, insan aynı durumu yaşayan birinden öğrenmek istiyor. Bu bloğu da biraz bu nedenle yazıyorum aslında.
İnsanlarla ilgili güven problemi yaşamanız ve kendi içinize dönmeniz olukça olağan bir durum. Narsistik kişilik bozukluğu olan bir insanla beraber olmak insanın hayata dair görüşlerini derinden sarsabiliyor. Yine de tümüyle kendinizi kapatmamaya çalışın. Dünyada toksik insanlar olduğu gibi duygusal açıdan sağlıklı, saygılı ve sevgi dolu insanlar da var. Yaralarınızı iyileştirdikçe hem kendiniz bu insanlardan biri olacaksınız, hem de artık kendinize böyle insanları çekeceksiniz diye umuyorum.
Narsist kelimesinin yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi yeterli ölçüde karşılayamadığı görüşüne katılıyorum. Gerçek bir narsistle karşılaşana kadar herkes hayatındaki sorunlu kişilikleri narsist sanır. Geçekte ise durum çok daha ciddi.
Her ne kadar kendi kimliğinizi kaybettiğinizi düşünseniz de o içinizde bir yerlerde sizin onu tekrar keşfetmeni bekliyor. Umarım yaşadıklarınız kendinizi bulma ve sevme yolunda size bir araç olur ve eskisinden çok daha güçlü ve sevgi dolu bir kişiliğe bürünürsünüz.
Bu kadar geç geri dönüş yaptığım için de kusuruma bakmayın. Bazen blogla ilgilenecek vakti ve motivasyonu bulmakta zorlanıyorum. Motivasyon noktasında sizinki gibi yorumlar bana çok yardımcı oluyor, bu nedenle ben de size teşekkür ederim.
Sevgiler.